Gezgin Röportajları: Tuğçe Makarnacı

Tek başına gezgin Tuğçe Makarnacı'yı ağırladık.

Gezgin röportajları serisinde yeni konuğumuz Tuğçe Makarnacı!

Kendisini bilinmeyenrota isimli blogundan da tanıyoruz. Tutkuyla seyahat ederken, maceralarını aynı zamanda Instagram, Youtube ve Kişisel Blog’undan insanlarla paylaşıyor. Kendisiyle yaptığımız röportajda bize kendisinden ve yaptığı seyahatlerden bahsetti. Önce kendisinin Gezgin Kimliğini bir gözden geçirelim sonra da röportajımıza geçelim. Keyifli okumalar!

Gezgin Kimliği

• Doğduğu ülke: Türkiye
• Yaşadığı ülke: Yunanistan
• Gittiği ilk ülke: Yunanistan
• Gittiği son ülke: Slovakya
• Gittiği tüm ülkeler: Kamboçya, Hindistan, ABD, Meksika, Panama, Yunanistan, Sırbistan, Hollanda, Gürcistan, Avusturya, İtalya, Slovakya, Tayland, Malezya, Endonezya, Ukrayna
• Gidilecekler listesindeki ülkeler: Fas, Vietnam, Nikaragua, Güney Kore, Japonya, Güney Afrika, Uganda, Sri Lanka

● En baştan başlayalım. Kendinizi bir gezgin olarak hissetmeye ne zaman başladınız? Gezi maceralarınızı diğer insanlarla paylaşmaya ne zaman karar verdiniz?

Seyahat tutkusu küçüklüğümden beri içimde vardı. Filmler, kitaplarla gelişip desteklendi, büyüdü. Yola çıkmak, yeni kültürler keşfetmek istiyorum dediğimde 14 yaşındaydım. Tibet’te 7 Yıl filmini izledikten sonra oturup bütçe hesaplaması yapmaya çalışmıştım. Sonrasında bu arzu bir tutkuya dönüştü. Önce bayram tatillerinde gidilen kısa Avrupa seyahatleri sonrasında da istifa ile uzun süreli seyahate dönüştü. Seyahatlerimi paylaşma fikri ise sosyal medyanın çok güçlü olmadığı yıllara denk geliyor. Amsterdam seyahati öncesinde gezilecek görülecek yerleri, yapılacak şeyleri araştırmaya başladığımda tek bir Türkçe kaynak bulabilmiştim. Hem yazmayı sevdiğimden hem de insanlara kaynak olması amacı ile yaptıklarımı paylaşmaya başladım. İyi ki de başlamışım...

● YouTube kanalınız, Instagram hesabınız ve blogunuz üzerinden takipçilerinize aktardığınız ana fikirler ve kavramlar nelerdir?

Blogta temel olarak tek seyahat etmeye çekinen kadınları destekleyecek, cesaretlendirecek, biraz da hayatlarını kolaylaştıracak paylaşımlar yapmaya çalışıyorum. Tek seyahat eden bir kadının güvenlik endişeleri, konaklamada dikkat etmesi gerekenler, kadınsal hijyen konularına kadar farklı makaleler içeriyor. Tabii bunların yanı sıra gittiğim enteresan yerleri ve hiyakeleri yazmaya çalışıyorum. Tayland’da yanlışlıkla girdiğim cenaze töreninde başıma gelenler, Nostradamus’un 2012’de başka bir boyuta kapı açılacağını iddia ettiği Palenque antik kentine dair tavsiyeler gibi yazılar da bulunuyor. Instagram’da ise daha çok gezdiğim yerlerin görselleri ve kendi fotoğraflarım var. Instagramı biraz eğlence amaçlı kullanıyorum. Youtube’la aramız çok barışık değil. Bana yazı yazmak video çekmekten ve editlemekten daha keyif vermiştir her zaman. Yine özgün içerikler var youtube’da, mesela tanker gemisi ile 3 aylık seyahatime dair videolar oldukça ilgi çekiyor.

**Hostelsclub olarak hazırladığımız 'Tek Başına Gezmek: Kadınlar için Tek Başına Seyahat' isimli yazımızı okumayı unutmayın!

● Video ve fotoğraf çekerken ilhamı nereden alıyorsunuz? Sürekli yeni fikirler bulmak zor oluyor mu?

Ben günlük akışımı paylaşıyorum genel olarak. Yola çıktığım andan itibaren yaptıklarım, gördüklerim, şaşırdıklarımı bir kurgu çerçevesinde değil, doğal akışında paylaşıyorum. Yani beni takip eden kişiler genellikle bir kaçma kovalamaca ya da arkası yarın içerikleri görmüyorlar. Takip eden dostlarında açıkçası bu doğal akış sebebiyle takip ettiklerini düşünüyorum. O yüzden trend takip etmek ya da trendleri yakalamak gibi bir gayem yok. Instagramda vakit geçirdiğim için gördüğüm fotoğraflardan etkilendiğim, ilham aldığım da mutlaka oluyor.

● Nasıl bir seyahat planı yapıyorsunuz?

Çok basit. Gideceğim ülkeye karar veriyorum, biletimi alıyorum. İlk iki üç gün için kalacak yer rezervasyonu yapıyorum sonrasını akışına bırakıyorum. Orada yaşayan insanlara, uzun süreli seyahat etmiş olan kişilere tavsiyelerini soruyorum, Google’da fotoğraflar ve makaleler arasında dolaşarak bir sonraki destinasyonu belirliyorum. Bir ülkenin düşük bütçeli ve vizesiz olması seyahat edeceğim ülkeler arasında öncelikli olmasını sağlıyor çünkü gittiğim yerlerde uzun süre kalmayı seviyorum. Ama her zaman bu mümkün olmuyor. Eğer böyle bir seçenek ya da seyahat süresi mümkün değilse de, havanın ve insanlarının sıcaklığına göre tercih edebiliyorum. Bazen de sadece ucuza bulduğum bir uçak bileti rota belirlememe yardımcı olabiliyor.

● Gittiğiniz yerler arasında tahmininizden çok daha farklı bulup şaşırdığınız bir yer oldu mu?

Roma… Şehir değil de insanlar şaşırttı beni. Gelen turistlerden bıkmış ve kendinden başkalarını küçük görmeye eğilimli yereller daha önceden tanıştığım sıcak kanlı İtalyanlar gerçekten İtalyan mıydı diye sorgulamama sebep oldu.

● Sizce günümüz gezginlerinin/influencer’larının yaptığı en büyük hata nedir?

Rakamlaştırmak. Özellikle gittikleri ülkeleri, gezdikleri şehirleri saymaları ve bunun üzerinden prim yapmaya çalışmaları. 63 ülke, 145 şehir gördüm gibi paylaşımlar bunu bir yarış haline sokuyor. Öyle ki, rakamları arttırmak için bir ülkede 2 gün kalıp geri dönüyorlar. Daha ortamı hissedemeden uçağa binip bir sonraki ülkeye varıyorlar. Bu koşturmacanın içerisinde şu an kendini gezgin olarak adlandıran bir çok influencer seyahatte giydiğinde asla rahat edemeyeceğin ama güzel görünen bir giysi ile şehrin en popüler mekanında çektirdiği fotoğrafı paylaşıyor. Yerel bir mekana gidip kültürü anlamaya çalışmak yerine, turistik gezi paylaşımları yapıyorlar. Haliyle hepsi birbirinin kopyası içerik üretmiş oluyor.

● Burada Hostelsclub'da hepimiz, hostel kültürünü anlatıyoruz ve yaşıyoruz. Peki ya siz hosteller hakkında neler düşünüyorsunuz?

En rahat ettiğim… Hosteller bence konaklama açısından en iyi konforu sunuyor. Konakladığım hostellerin bir çoğu daha önce uzun süre seyahat etmiş kişiler tarafından işletiliyordu, doğal olarak bir gezginin ihtiyaçlarının ne olabileceğinin de farkındalar. Kullanabileceğim bir mutfağın ya da çamaşır makinesinin olması, odada jakuzi olmasından daha kıymetli benim için. Hosteller aynı zamanda, seyahat eden başka insanlarla tanışmak ve arkadaşlık kurmak için de ortam sağlıyor. İlla paylaşımlı bir odada kalmaya gerek de yok, bir çok hostelde tek kişilik ve çift kişilik odalar mevcut. Ben hostelin bulunduğu bir şekilde öncelikli olarak hostelde kalmayı tercih ediyorum.

● Sosyal medya ile çalışmak, iş ile kişisel yaşam arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor. Kendinizle ve seyahat deneyimlerinizle ilgili paylaşım yaparken siz bu çizgiyi nasıl koruyorsunuz?

Her anımı paylaşmamaya özen gösteriyorum. Özel yaşamdan ne kadar paylaşım yaparsam, tanımadığım insanlar o kadar hayatımın içine giriyor. O yüzden magazinsel boyuta girmeden paylaşım yapmaya çalışıyorum. Beni takip eden çoğunluk, beni seyahatlerim için takip ediyor. Mesela bir çok kişi benim evli olduğumun farkında değil, öğrendiklerinde epey şaşırıyorlar. Sanırım bu da o çizgiyi koruyabildiğimi gösteriyor.

● Bundan 20 sene sonrasını düşündüğünüzde kendinizi nerede görüyorsunuz?

Hiç o kadar ileriyi düşünmedim. Sabit ve dingin bir hayatım mı olur yoksa hala yollarda mı olurum bilmiyorum. Belki bir teknede, belki bir çiftlik evinde dingin bir hayat sürerim, belki de sırt çantası ile yeni kültürler keşfetmeye devam ederim. Tek bildiğim üretmeye devam etmek istediğim. İnsanlara dokunacak projeleri hayata sokmak istiyorum.

Tuğçe Makarnacı'ya cevapları ve bu muhteşem fotoğraflarını bizimle paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz. Kendisini Instagram, Youtube ve Kişisel Blogu üzerinden takip edebilir ve yaşadığı maceraları keşfedebilirsiniz!

Çok yakında Gezgin Röportajları'nın yeni konuğu ile sizlerle görüşmek üzere!